26 Mart 2015 Perşembe

Jelyko Obradovic vs Ismail Kartal


Basliga bakip bu iki antrenoru karsilastiracagimi dusunuyorsaniz yanildiniz. Oncelikle yazima baslamadan once bu aksam yine harika bir galibiyet elde eden Fenerbahce Ulker'i tebrik ediyorum. Bu sezon inanilmaz isler basariyorlar. Peki bu basari tesaduf mu? Gelin biraz basketbol konustuktan sonra futbola gecelim.

Futbola olan tutkum baska sporlarla ilgilenmeme engel olmaktan ziyade beni motive ediyor. Yaklasik 10 yildir Euroleague'i yakindan takip etmeye calisiyorum. En heyecan duydgum yillar da Fenerbahce'nin Ulkerspor'la birlesip hedef yukselttigi senelerdi. Cunku akillarda Euroleague sampiyonlugu vardi. Peki bu gecen sure zarfi icerisinde bu basariya ulasmak adina dogru hamleler yapildi mi? Suphesiz iyi niyetli cabalar vardi. Ozellikle ayni donemde kurulan futbol kadrolarina nazaran cok daha bilincli, cok daha umut vaat eden takimlar olusturuldu. Tanjevic sonrasi donemde Spahija'nin gelisiyle taraftar oldukca heyecanlanmis, kurulan takimdan ceyrek finaller final fourlar bekler olmustu. Avrupa'nin populer koclarindan Nevan Spahija istenileni verememis, yerine gelecegi parlak olarak gorulen Piangiani getirilmisti. Peki Piangiani yanlis tercih miydi? Cok dogru olmasa da yanlis da denemez bence. Koc olarak Aydin Ors de Tanjevic de Spahija da Piangiani de degerli insanlardi. Fakat Turkiye'de iyi oyuncu veya iyi antrenor getirmek basari icin yeterli olmuyor.

Iste bunu goren Aziz Yildirim dedi ki Avrupa'nin gelmis gecmis en iyi birkac kocundan biri olarak kabul edilen Obradovic'i getirip bir reform yapalim. Bence Turk spor tarihinin en onemli transferidir Obradovic. Inanilmaz kariyerli, mazisi kupalarla dolmus tasmis, takimlarinda genc oyunculara onem veren, otoriter fakat bir zamanlar futbol takiminda gorev alan Zeman gibi gaddar olmayan oldukca farkli profilde bir yildizdi. Belki de ilk kez boylesine yildiz bir hoca geliyordu. Kimsenin tartismaya dilinin varmayacagi bir koc. Ilk sezon isler iyi gitmediginde o da hafif elestirilir gibi oldu ama insanlarin utanma mekanizmasi elestirilerin daha da ileriye gitmesine engel oldu. Koc Obradovic bu arada genc oyuncularla yakindan ilgileniyor, ilk sene yasanan olumsuzlugu silmek adina calismalar yapiyordu. Bu sezon, takimi ve atmosferi kavrayan Obradovic tam da aklindaki kadroyu kurdu aslinda. Turk sporseverler de Galatasaray'in UEFA kupasini aldigi sene veya Fenerbahce'nin sampiyonlar liginde ceyrek finale kaldigi sezonlardan bu yana ilk kez "rakip farketmez" demeye basladi. Avrupa maclarindan cok keyif alir olmaya, herkesi yenebilecegi inancina sahip olmaya basladi. Bu sene takim oldukca farkli bir huviyete burundu. Her yildiz bir savasci, ayni zamanda iyi bir takim oyuncusu imaji ciziyor. Fenerbahce Ulker bu sene muhtemelen en az final four oyanayacak, diliyoruz ki 1 numarali kupayi da ulkemize getirecek.


Obradovic mac icerisinde zaman zaman oldukca gerginlesip oyuncularini sert bir sekilde elestirebiliyor.

Avrupa'nin en iyi sutorlerinden biri olan Goudelock bu sezon Obradovic etkisiyle savunmada da eskisi kadar umursamaz degil..

Peki basketbolda basari hikayesi yazilirken neden futbolda olmuyor? Basketbolun futbol kadar populer olmamasi belki de en buyuk sansi. Cunku oyunculari yipratan basin yok, her seyi elestiren insanlar yok, yapilan sporu oldukca basit goren bir seyirci toplulugu yok. Cok daha bilincli ve az sayida insanin bulunmasi, ayrica yoneticilerin de basketbola cok sempati duymamasi basariyi getiren en onemli etkenler bence. Bir de tabi ki Aziz Yildirim. Aziz Yildirim hakkinda istediginizi dusunmekte ozgursunuz fakat Obradovic hamlesinden tutun da voleyboldan masa tenisine verdigi destege bakacak olursaniz tam bir spor kulubu baskani goreceksiniz. Aziz Yildirim'a ve maddi destegini hicbir zaman esirgemeyen Ulker Grubu'na da tesekkurleri borc bildigimizi soyleyerek konumuza gecelim.

En basta da dedigim gibi bu bir antrenor karsilastirmasi degil. Basketbol takimi nasil yonetiliyor Ismail Kartal baksin gibi siradan ve anlamsiz laflar etmeyecegim. Iki bransi karsilastirarak birini overken birini yermeyecegim. Ismail Kartal da suphesiz elinden gelenin en iyisini yapmaya calisan, hatta su ana kadar basarili da olan degerli bir antrenor. Fakat Fenerbahce ne zaman ki basketbolda iyi koc olmakla sinirli kalan antrenorlerin yerine Obradovic'i getirdi, futbolda da boylesine marka ve tartisilmayacak birini getirdiginde hayal edilen basarilar gelecektir. Iste o zaman sistemi ve gelenegi degistirecek, otoritesini ortaya koyacak, oyuncularla dialogu saglikli olacak, genc Turk oyunculara deger verecek bu teknik adam, futbol takimini da Barcelonalarla Real Madridlerle eslesmekten korkmaz hale getirecektir. Aksi takdirde 3 adim ileri 5 adim geri oldugumuz yerlerde tikanir kaliriz.

Guus Hiddink de Turk Milli Takimi'nin basina tipki Obradovic'in yaptigi gibi bir devrim yapmasi icin gelmesine karsin gorevine son verilerek yollandi.

Sonuc olarak sadece Fenerbahce ozelinde konusmuyorum, tum futbol takimlarimiz ne zaman ki gercek anlamda reform yapmayi dusunur ve sistemi komple degistirecek teknik direktorler getirir, iste o zaman Avrupa'da basari kendiliginden gelir. Tabi ornegin Hiddink gibi bu tanima uyan bir antrenor getirdikten sonra erkenden kovmazsak.

23 Mart 2015 Pazartesi

Emmanuel Emenike - Analiz


Blogumda genelde oyuncu bazli analiz yapmasam da dunku sira disi olayi degerlendirmek istedim. Oncelikle Emenike bugunku hareketinde kesinlikle haksiz degildir. Statta bircok kez sinirlendigim, pozisyon itibariyle kizdigim, tepki gosterdigim olmustur. Fakat hicbir zaman bir oyuncuyu yuhalamadim, kariyerini bitirmeye yonelik hareket yapmadim. Hep sunu dusunurum; sahadaki futbolcular (bazi ornekler haric) tribundekilerin hepsinden cok daha fazla istiyor iyi oynamayi ve gol atmayi. Kimse bilerek hata yapmaz. Elestirilerim de hep vurdumduymazliklara olmustur. Mesela Colin Kazim'i oldum olasi sevmem ama onu da tribunde yuhalamadim. Oynatmazsin olur biter, Kizilacak biri varsa teknik direktordur. Kaldi ki Emenike asla bu tarzda bir oyuncu olmamistir. Zaman zaman disiplinsiz harketleri olsa da hep kosan, mucadele eden, takimdaki butun golculerden daha cok pozisyona giren bir oyuncudur. Ona Colin Kazim muamelesi yapmak dupeduz haksizliktir. Ayrica Sow bu sezon cogu macta mucadele dahi etmezken Emenike rakip savunmayla tek basina bogusuyordu. Oyuncular gol kacirabilir, formsuz olabilir, gununde olmayabilir. Bugun statta ben de olsam Emenike golu kacirdiktan sonra tepki koyardim muhtemelen ama bunu uzatmak kime ne kazandirir. Anlik reaksiyon sonrasi oyuncunu her topu ayagina aldiginda yuhalamakla eline ne gecer? Bu hareket takimin ritmini de bozdu ayni zamanda. Fenerbahce bugun kolay alabilecegi karsilasmayi biraz da sans yaninda oldugu icin kazandi.

Mactan sonra elestirilere baktim biraz. Elestirilerin bircogu "bu adam milyon eurolar kazaniyor, tabi ki yuhalanmayi da goze alacak, profesyonel oyuncu sonucta" kelimeleri etrafinda seyrediyor. Oncelikle bu paralari almasi arzin ve talebin sonucudur, o kapitalizmin elestirisine girer ki zannetmiyorum ki futbol seyircisinin cogu Adam Smith'e tepki gosteriyor olsun. Bir insanin cok para kazanmasi, ona kole veya robot muamelesi yapma curetini kime veriyor? O zaman sirketi kara geciremeyen CEO'lari da toplanip yuhalayalim, ne de olsa milyonlar kazaniyolar! Profesyonel futbolcu olunca kalbini mi aldiriyor bu oyuncular? Hicbir seye kizmasin mi, sinirlenmesin mi? Ben Emenike'nin bu tepkisini oldukca dogal ve insani karsiliyorum. Ne is yerimizde calistirdigmiz birine sirf parasini oduyoruz diye bagirma cagirma hakkimiz var, ne de tuttugumuz takimin oyuncularina. O paralari "taraftarlar haftada bir kez sana diledigi gibi bagiracak cagiracak, desarj olacaklar" seklinde bir anlasma sonucu vermiyor hicbir kulup. Tepki gostermek olabilir fakat bu sekilde degil. Boyle taraftarlik olmaz. Emenike zaten parami aliyorum, kufur etsinler yuhalasinlar da diyebilirdi. Fakat o bircok oyuncu gibi "basim yanmasin" demeyerek adeta isyan etti. Cok da iyi etti.

22 Mart 2015 Pazar

Fenerbahce vs. Besiktas - Derbi Ne Olur?


Bu aksam sampiyonun kim olacagini degilse de kim olmayacagini gorecegimiz harika bir kasilasma bizi bekliyor. Neden sampiyonun kim olmayacagini ogrenecegimiz dedigime gelirsek, Fenerbahce galibiyeti haricinde Fenerbahce yaristan kopar, sari lacivertlilerin galibiyetinde ise Avrupa'dan sonra ligde de yara alan Besiktas cozulme yasamaya baslar diye dusunuyorum.

Mevkilere tek tek bakacak olursak, kalede ve savunmada Fenerbahce'nin ustunlugu tartisilmaz. Orta alanda Fenerbahce'nin Besiktas'a nazaran bir adim onde oldugunu dusunuyorum. Gerek fizik gerekse tecrube olarak burada Fenerbahce agir basiyor. Forvetlerde ise uzun zamandir formsuzluguna ragmen dunya capinda golcu olan Demba Ba ile Besiktas karsilasmalarini cok seven Sow esit gibi gozukuyor.

Bu aksam kilit oyuncular Olcay ve Alper olacaktir. Besiktas kanadinda Gokhan Tore olsun Demba Ba olsun iyi oyuncular olmasina karsin en cok onlem alinacak oyunculardir ayni zamanda. Olcay ise surpriz bir sekilde gizli golcu olarak sahne alabilir. Fenerbahce'de ise sol acikta oynayacagini dusundugum Alper karsisindaki zaaftan da yararlanarak maca damga vurabilir. Besiktas'in sag bekinde bu aksam kimin oynayacagi bile belirsiz. Opare kesin yok, Serdar oynasa bile Fenerbahce'nin sol kanadina karsi koyabilecegini zannetmiyorum.

Bakalim Alper Besiktas'in sag kanattaki zaafindan yararlanabilecek mi?


Bu sezon bekleneni veremeyen Olcay icin sezona damga vurabilecegi bir karsilasma

Kisaca iki takimin avantaj ve dezavantajlarina bakacak olursak, Fenerbahce'nin avantaji kendi sahasinda oynamasi ve bu tur maclari cok oynamis tecrubeli oyunculara sahip olmasi. Sari lacivertlilerin galibiyet disinda zirveden uzaklasiyor olmasi ise buyuk dezavantaji olarak goze carpiyor. Sogukkanli forvete sahip olmayan sari kanaryalar gol gecikirse istemedigi bir sonucla karsilasabilir. Bunun baskisi da oyuncular uzerinde hissedilecektir.

Kara Kartallara bakacak olursak, avantajlari beraberligin de isteyebilecekleri bir skor olmasi ve "derbi kazanamiyor" yaftasini boylesine buyuk macta uzerlerinden atabilme firsati. Dezavantajlari ise hafta ici oldukca agir bir karsilasma oynamasi ve rakibine nazaran tecrubesiz kadrosu.

Sonuc olarak bu aksam bir takim matematiksel olarak olmasa da zihnen sampiyonluk yarisindan uzaklasacak diye dusunuyorum. Skor tahminime gelecek olursak, ben yine Besiktas'in derbide gulen taraf olamayacagini, Fenerbahce'nin kazanarak yoluna devam edecegine inaniyorum.

Kasimpasaspor - Galatasaray Mac Sonu Degerlendirmesi


Galatasaray icin oldukca zor gecmesi beklenen karsilasma aynen beklendigi gibi basladi. Sota'nin ayrilmasiyla yeni bir baslangic yapan Kasimpasa, uzun toplarla Galatasaray'in en zayif oldugu bolge olan savunmasini adeta hallac pamuguna dondurdu. Cim Bom da direkten donen sutu dahil etkili ataklar gelistirse de iki guzel golle devre arasina maci cebine koydugunu dusunerek giden taraf Kasimpasaydi.

2. yariya baslarken Hamza Hoca bu kez dogruyu yapti. Kasimpasa hucumda ne kadar iyiyse de savunmasinda da buyuk bosluklar vardi. Tam Burak'in sevecegi bir kurguyla oynuyorlardi. Burak Olcan degisikligi macin kaderini degistirdi adeta. Fakat skor 2-0'ken Kasimpasa'nin direkten donen topu belki de sezonun sampiyonunu bile belirleyebilecek derecede kritik bir pozisyondu. Sari kirmizililar bu pozisyondan sonra hic de zorlanmadan 2 gol buldular. Ozellikle Veysel'e deginmek isteyecegim biraz. Bu oyuncu Eskisehir ve Galatasaray formalari giyerken de o kadar kotuydu ki Kasimpasa yerine PTT 1. Lig'e gider diye dusunuyordum. Fakat Kasimpasa gibi iyi bir Anadolu ekibinde belki de milyon dolar kazanarak banko top oynuyor, ilginc! Veysel kotu derken bir mecburiyetimiz daha ortaya cikiyor. Yasin son haftalarda gercekten cok farkli oynuyor. Sol kanatta takimina hayat veriyor. Bu sekilde devam ederse dun gece kendisinin de ifade ettigi gibi formayi kimse alamaz ondan. 

Yasin son haftalarda oldukca dikkat cekici bir performans sergiliyor.

2-2'den sonra iyice oyundan dusen Kasimpasa beklenen sonu Burak'la yasadi. Son yillarin ligimizdeki en iyi golcusu Burak, yine sahne aldi ve son sozu soyledi. Burak'i hala 10 sene onceyi dusunerek elestirenler bir kez daha "iyi oyuncu degil, sansina denk geldi atti" dediler. Yaklasik 150 golu bu kelimelerin sadece yerlerini degistirerek aciklamak Burak'in gelisiminden daha zor olsa gerek.

Burak yine takimina hayat veren golu atti.

Sonuc olarak Galatasaray tabir-i caizse altin degerinde bir uc puan ve guven kazandi. 2-0 geriye dussem bile maci alirim diyebilmek onumuzdeki maclarda oyuncularin performanslarini etkileyecektir kuskusuz. Galatasaray'in avantaji cok kolay gol bulabilmesi, dezavantaji ise cok kolay gol yemesi. Fakat Geretsli yilda oldugu gibi yediginden fazlasini atmayi bir sekilde basariyor Aslanlar. Bakalim tek ayagi topal tek ayagi raket gibi olan sari kirmizililar sezon sonunda ipi gogusleyecek mi.

20 Mart 2015 Cuma

Efsaneler Unutulmaz - Ariel Arnaldo Ortega

Ariel Ortega'nin Fenerbahce'ye gelisi bircok taraftar icin ruyanin gercege donusmesiydi.

Tarih 4 Mart 1974'u gosterdiginde Ariel Arnaldo adinda dunyaya gelen bebek, dunya futboluna kisa surede damga vuracagindan, gelmis gecmis en buyuk oyuncu kabul edilen Maradona'nin veliahti olarak anilacaginda, yolunun Istanbul'la kesiseceginden fakat daha sonra kariyerinin keskin bir dususe gececeginden kuskusuz habersizdi.

Fenerbahce icin her sezon yakistirilan yildizlar bundan 13 sezon once de ayni sekilde haberlere konu olmaktaydi. 2002 yazinda Almeida ve Ortega isimleri gecmekte, Arjantin milli takiminin bu iki super stari bircok fanatik Fenerbahceli icin bile abarti haberler olarak yorumlanmaktaydi. Bu yorumlar ortada dolasirken, Arjantinli yildiz Ortega, o zaman icin oldukca yuksek sayilabilecek bir bonservis ucretiyle, yaklasik 5 milyon dolar karsiliginda Fenerbahce'nin yolunu tutmustu. Gazete haberleri dogru cikmis, dunya yildizi Fenerbahce'yi tercih etmisti. Vatandasi Almeyda'nin transferi ise gerceklesmemisti. O sene dunya kupasinda Arjantin'in 10 numarali formasini giyen bu muhtesem yetenek artik Turkiye'deydi.

Fenerbahce'ye gelene kadarki surec icerisinde River Plate'te forma giymis daha sonra Valencia, Sampdoria ve Parma'da Avrupa tecrubesi yasamasina karsin istedigi mutlulugu yakalayamayarak River Plate'e geri donmustur. Icine kapanik ve biraz da depresif bir kisilikti Ariel Ortega. 98 dunya kupasinda Van Der Saar'a kafa atarak problemli yaftasini da sirtina gecirmisti. Yine de onun yetenekleri kisiliginin oldukca onunde yer aliyordu.

Bu yetenegi bilen taraftarlar sezon basinda o kadar motive olmustu ki Avrupa kupasi hayali bile kurmaya baslamislardi. Fakat ruya gibi gecmesi beklenen bu macera hic de umuldugu gibi baslamamis, Fenerbahce teknik direktoru ile Ariel Ortega'nin yildizi hic barismamisti. Ustune ustluk ulkemizin super stari bile olmaktan uzak Ceyhun'un da Ortega ile yasadigi ego savasinda Ariel yenik dusmustu. Takim oldukca siradan bir hoca tarafindan yonetilmekteydi, futbolcular da birkaci haric "Turkiye'de yildiz dunyada vasat" sinifina aittiler. Buna ragmen aklimda kalan harika bir Altay maci, butun Fenerbahcelilerin unutamadigi 6-0'lik karsilasma Arjantinlinin doneminde gerceklesiyordu. Tabi Ortega skor 2-0'ken kirmizi kart gormus daha sonra 10 kisilik Fenerbahce 6-0'i bulmustur diyerek Ortega'nin sorunlu bir kisilikte oldugunu ve takim tarafindan hic sevilmedigini iddia edenler de oldukca fazla sayidadir. Ne olursa olsun Turkiye'ye gelmis gecmis en yetenekli isim bence Ortega'ydi. Buna Hagi ve Alex de dahil. Bu kadar rahat adam gecen, adrese teslim pas atan bir oyuncu dunyada az sayidadir.

Ortega Arjantin Milli Takimi'nda Maradona'dan sonra gelen en buyuk yetenek olarak kabul edilmekteydi.

Ruya gibi baslayan sezon, devre arasinda Ortega'nin ulkesinden geri donmemesiyle adeta kabusa dondu. Arjantinli oyuncu, takim arkadasi Ali Gunes'in belirttigi uzere Istanbulspor karsilasmasinda ilk 11'de ismini goremeyince lavaboya gidiyorum diyerek mac toplantisindan ayrilmis ve ulkesine donmustu. Ortega da daha sonra yaptigi aciklamalarda Fenerbahce'de daha fazla oynamak istemedigini belirtiyordu. Ortega Istanbul'a bir kez daha donmedi. Bunun sonucu olarak da Fifa'ya basvuran Fenerbahce hakli bulundu, yildiz oyuncuya 1 yil oynama yasagi ve yaklasik 11 milyon dolarlik ceza verildi. Turkiye macerasi ile Ortega sert bir dususe gecse de, yine de futboldan kopmadi. 39 yasina kadar futbol oynamaya devam etse de dunyayi kasip kavuran Ortega'nin yerinde yeller esiyordu artik. 2013 yazinda 22 yillik kariyerini River Plate formasi altinda sonlandirdi. Jubile macinda ogluna yaptigi asistse Tanri'nin ona bir lutfuydu adeta. Ortega, yillar sonra bile unutulmayacak bir iz birakmisti futbol severlerin gonlunde. Bu dunya yildizini tarihe gommus ulke olarak biz de futbol tarihi satirlarinda kendimize yer bulduk.

Ariel Ortega cezasi sona erince ulkesine donerek Newell's Old Boys'ta top kosturmaya devam etti.
\
Boyle bir yildiz bir daha ulkemize gelir mi bilinmez. Oldu ya geldi, bu kadar kolay kaybetmeyiz insallah. Cunku en kotusu tadi damaginda kalmasi. Hala Ortega'yi birkac sezon daha canli izleyemedigim icin uzulurum. Bu konuda da muhtemelen azimsanmayacak bir kalabalikla ayni dusunceleri paylasiyorumdur.

Besiktas - Club Brugge Mac Sonu Degerlendirmesi


Ozellikle sonucuna uzuldugum maclardan sonra futbol dusunmemeye ve mac analizlerimi ertesi gune birakmaya calisirim. Bugun yine ayni duygularla mucadele ederken yarini bekleyemedim ve gorduklerimi kisaca yazmak istedim. Kaybedilen maclar sonrasi yazilar keyif vermez o yuzden kisa tutmaya calisacagim.

Oncelikle maca baslanan 11'e bakildiginda moralli Pektemek'in ilk 11'de baslamasi hocaya birakilmasi gereken ve elestirilmemesi gereken bir tercih diye dusunmekteyim. Macin basinda gol bulmak icin saldirmasi gerektigini dusunen Bilic, cift forvetle golu bulmayi kolaylastirmayi dusunmus olabilir, saygi duyariz. Ayrica Pektemek'i kazanmak da sagalanacak artilardan biri olabilirdi. Onun disinda kalede Cenk'in sanirim rahatsizligi varmis, hafta icerisinde antrenman kacirmis. O yuzden o elestiriyi de geciyorum Bilic icin. Bu macta Bilic'i sadece takimi yeterince motive edemedigi icin elestirebiliriz. O da zaten yeni bir konu degil, buyuk maclarda tesaduf sayilamayacak kadar basarisiz bir Besiktas var 2 sezondur.

Oyunculara gelecek olursak, asil elestiriler simdi basliyor. Kaleci Tolga'nin isliklanmasi oldukca yanlis. Fakat Tolga bugun kotu performansindan ziyade bir miktar konsantrasyon eksikligi demek istedigim maca tam kendini verememekten dolayi tepki gordu bence. Yoksa daha once de kotu goller yedi fakat bugun adeta ben hata yapacagim diye bagirdi macin basindan beri. Golde cikmamasini, topla alakasiz sekilde oynamasini baska sekilde aciklayamiyorum. Necip kendi yerinde oynamiyor dogrudur ama her adam da gecmez ki yanindan. Riskli hareketleri Pique, Puyol yapmazken sen neden zorluyosun? Kendi yerin degil belki ama sonucta forvetten de alinip koyulmadin oraya. Tolgay'a gelecek olursak fiziken o kadar kotu ki ikinci yarida pek bir sey yapti mi emin degilim. Olcay ve kanadi zaten macla alaksiz bir sekilde varliklarini surduruyor bilmem kac aydir. Gokhan Tore cabaliyor ama Brugge da elestirdigimiz noktalari gormus olacak ki iki kisiyle basarak onu da sindirdi. Pektemek benim genel anlamda begendigim bir oyuncudur fakat hic hazir degil. 2. yarida daha erken degisiklik dusunulebilirdi. Hele ki golden sonra orta sahada top yapabilecek Oguzhan veya oyuna dirilik katabilecek Atiba degisiklikleri takimi olumlu etkileyebilirdi. Belki Bilic biraz daha bekleyip mudahale etmek istemistir bilemiyorum. Son olarak Demba Ba da zaten kabak gibi ortada oldugu uzere yoklari oynuyor.

Demba Ba bekleneni yine veremedi.

Tolga Zengin mac icerisinde taraftarlar tarafindan isliklandi.

Besiktas bu kadar elestirimize ragmen ilk macta kazanabilirdi. Bugun de macin henuz basinda yuzde yuzluk kirmizi karti es gecen bir hakem izledik. Yine de biraz daha konsantrasyonla ve sakinligini koruyarak turu gecebilirdi.  Zaten mactan once korkumun bu oldugunu, takimin mental olarak yetersiz kaldigini belirtmistim.

Hafta sonu Fenerbahce maci hem fiziken hem mental olarak coken Besiktas icin cok cok zor gececek. Muhtemelen Fenerbahce galibiyeti izleyecegiz. Asil kritik konu, tek kulvarda kalan kara kartallar Fenerbahce macindan sonra sicrama yapabilecek mi yoksa dagilacak mi. Onu da hep beraber gorecegiz. Umarim ligin sonuna kadar kiyasiya rekabet devam eder.

19 Mart 2015 Perşembe

Besiktas vs. Club Brugge - Nasil Tur Atlariz?


Oncelikle yazima baslamadan once kara kartallara can-i gonulden basarilar diliyorum. Umarim bu sezon ulkemize kupayi getirirler. Bunu basarabilmek icin de ilk adim olarak Club Brugge'u gecmemiz gerekiyor. Peki nasil tur atlariz? Neleri yapip neleri yapmamaliyiz?

Besiktas takim yapisi geregi bir Fenerbahce veya Galatasaray gibi oyunu rolantiye alip, sakin bir sekilde 50-60 dakika gol kovalayacak bir takim degil. Bu yuzden orta sahada, evinde oynamanin verdigi avantaja da dayanarak olabildigince usta ayaklarla maca baslamak ve topun bizde kalmasini saglamak ilk amacimiz olmali. Besiktas icin ilk macta 2-1'lik skora uzulmemizin baslica sebebi siyah beyazlilarin oynanan oyunun karsiligini alamamis olmasiydi. Bu karsilasmada ozellikle skora katki verecek oyuncular iste bu yuzden cok onemli. Brugge ekibi cok kosan, birkac etkili ayagiyla da gol arayan bir ekip. Fakat sunu goz ardi etmemeliyiz, ilk etapta buraya gol bulmaya gelmeyecekler. Yani zaten ilk yarim saatte sahneyi Besiktas'a birakacaklar, daha sonra gol de dusunecekler. Bu yuzden baskili baslayip bir de gol bulabilirsek erkenden, avantaji ele gecirmis oluruz. Besiktas 1-0'dan sonra gol yese dahi 2-1, hatta 3-1'i rahatlikla bulabilir. Bu yuzden de erken gol cok cok onemli. Liverpool macindaki gibi ilk basta yemeyelim sonra atalim dusuncesi bence bu karsilasmada cok da tutmayacak bir taktik gibi gozukuyor. Brugge'a karsi ustunlugu ele geciremezsek ozellikle 2. yaridan itibaren gol bulma sanslari oldukca yuksek.

Besiktas taraftari bu aksam Demba Ba'dan cok seyler bekliyor

Besiktas'in daha once de belirttigim gibi dezavantaji iki kulvarda birden gitmenin verdigi mental ve fiziksel yorgunluk. Bu yuzden ozellikle boyle karsilasmalarda, bu havayi daha once solumus oyuncularin varligi da oldukca kritik. Fenerbahce'de Kuyt'in Galatasaray'da Sneijder'in Avrupa maclarinda veya derbilerde sazi ele almalari, tecrubelerinin sagladigi avantajdan kaynaklaniyor.

Lafi cok uzatmadan tekrardan Besiktas'a bol sans diliyorum. Haydi kartalim, daha once bunlarin aga babalarini gectin sen, Brugge sana viz gelir tiris gider.

17 Mart 2015 Salı

Ah 15 Milyon Eurom ve Bir de Takimim Olsa!

Bir takimi yonetmek, oyuncu izlemek icin diyar diyar dolasmak, transferler yapmak, futbolun icinde olmak; hemen hemen butun Turk erkeklerinin hayalidir saydigim seyler. FM ve CM serileri yillardir bu yuzden cok genis kitlelerce oynanmaktadir ulkemizde. Hepimiz aslinda futbolu cok iyi bildigimizi, para ve imkanimiz olsa neler basarabilecegimizi dusunur dururuz. Oyunlarda elde ettigimiz basarilarla da "bak gordun mu beni koysalar takimin basina neler yapardim, ben demiyorum oyun diyor" diye caka satariz.

Bu dusunceleri insanlari elestirmek icin soylemedim cunku ben de boyle dusunuyorum :) Elimde yeterli butcem ve takimim olsa kim bilir ne basarilar kazanirdim ama hayat iste, bana bir takimi ve 15 milyon Euro'yu bile cok gordu. Son paragrafta bu paraya ve takima sahip olsam kuracagim 11'i yazdim ama oncelikle biraz futbolda paranin ne anlam ifade ettigine ve orneklere bakalim.

Futbolda kisitli butcelerle de cok iyi sonuclar alinabilecegine yurekten inananlardanim. Ulkemizde Genclerbirligi bunun en guzel ornegi. Yillardir cok da para harcamadan orta siralarda yer almis, bazi sezonlarda ise ust siralari bile zorlamistir. Bu basari hem buldugu genc yeteneklere hem de kurulan dogru kadrolara bagli olarak gelmektedir. Dunyaya bakacak olursak cok daha iyi ornekler mevcut. Tabi oralardaki saglam kulup yapisinin getirdigi bir fark bu. Dortmund batti batacak derken sampiyonlar ligi finaline kadar yukseldi. Yillardir alt yapidan yetistirdigi oyuncularla fenomen olan bir Ajax gercegi goruluyor. Ucuza alip en az 10 katina satan Porto da iddiami destekler nitelikte basarilar elde eden takimlardan. Porto belki scout sistemine cok ciddi para harciyor denilebilir ama son 10 yilda aldigi bonservis bedelleri toplami 700 milyon Euro'yu asiyor. Bu ekipler sadece genc ve yetenekli oyuncular bulmakla kalmiyor, dogru oyunculari bir araya getirerek iyi bir takim olusturuyorlar.

Porto son 10 sezonda cok para harcamadan harika isler yaratan kadrolar kurmayi basardi.

Peki boyle bir sey mumkunken neden herkes ayni basariyi elde etmek icin daha fazla para harciyor? Bu sorunun birkac cevabi bulunmakta. Ilki her takim kaliteli scout ekibi kuramiyor. O sistemi oturtmak, dogru yerlerde oyuncu izlemek, izledigi oyuncudaki potansiyeli yakalayacak ekip kurmak oldukca mesakatli ve zor bir is olsa gerek. Ayrica teknik direktorun de bu yetenekli oyunculardan bir takim yaratabilmesi de sadece sinirli sayida teknik direktore armagan edilen bir yetenek. Ikincisi ise futbolun endustrilesmesi sonucu takimlarda yildiz oyuncularin oneminin artmasi. Yani Real Madrid Ronaldo'yu 100 milyon Euro'ya yakin bir bedelle transfer ederken bu parayi sadece Ronaldo'ya degil, ondan elde edebilecegi yan gelirlere (Reklam, sponsorluk, resmi urun satisi, TV haklari satisi vs.) de oduyor. Ronaldo gibi marka ismi bunyesinde bulunduran Real Madrid, Ronaldo'suz bir Real Madrid'den finansal olarak cok daha degerli bir konumda. Hal boyle olunca da buyuk taraftar kitlelerine ve maddi gucu yuksek takimlara oyuncu yetistirme gorevi de cemberin ikinci hatta ucuncu halkasindaki takimlara kaliyor. Yine de Real Madrid, Barcelona gibi ekipler birkac tane alt yapidan oyuncuyu takima monte ederek hem takim ruhunu diri tutmayi hem de ekonomik olarak avantaj saglamayi da ihmal etmiyorlar.

Ulkemize gelecek olursak basta da soyledigim gibi, odenen transfer bedeli uzerinde satilan yabanci bir oyuncu bulmak samanlikta igne aramak gibi bir sey. Aklima Balic, Okocha, Geremi, Carew ve Anelka geldi. Belki unuttuklarim da vardir ama son 15-20 yilda bu sayi devede kulak adeta. Bir de Nihat, Fatih Tekke, Arda ve Gokdeniz gibi Turk oyunculardan elde ettigimiz onemli sayilabilecek bonservisler var. Fakat bu liste de iste uc asagi bes yukari bu kadarla sinirli.
              Jay Jay Okocha 1998 yilinda yaklasik 16.5 milyon dolara PSG'ye transfer oldu.

Yetenekli oyuncu cikarmak kadar siradan gozuken oyunculari dogru sekilde bir araya getirmek de oldukca onemli. Fenerbahce'nin UEFA'da yari finale kaldigi sezon, ceyrek finale kalma mucadelesi verdigi Viktoria Plzen'in yildizi o zaman 37 yasindaki hafif gobekli Hovarth'ti. Galatasaray'dan begenilmeyerek kovulan adam seneler sonra bu takimin yildizi olarak UEFA'da hic de fena sayilmayacak bir noktaya gelmisti. Turkiye'de de Senol Gunes bitik olarak bakilan Burak Yilmaz'dan bir yildiz yaratmayi bildi. Hem de arkasinda oynayan Selcuk Inan'i da iyi oyuncu klasmanindan Turkiye olceginde 1. sinif oyuncularin arasina yukseltti. Ayni sekilde Volkan Sen'deki degisim ortada. Caner'in Ersun Yanal tarafindan sol aciktan sol beke cekilmesi ve ardindan Caner'in adinin dunya devleriyle anilmasi da buna guzel bir ornek.

Bu dusuncelerimden yola cikarak transfermarkt sitesinden ortalama takim degerlerine baktim. Anadolu ekiplerinin ortalama 30 milyon Euro'ya kuruldugunu gordum. Ilk 11'deki oyuncular bu bedelin kabaca yarisini olustursa 15 milyon Euro gibi bir rakam kaliyor elimizde. Boyle bir param olsa nasil bir 11 kurardim diye dusunerek bir kadro kurdum. Bu kadromu kurarken de Spor Toto Super Lig'deki oyunculardan dogru bir harmoni olusturmayi hedefledim. Sadece PTT 1. Lig'de bu sezon harika bir performans sergileyen, Galatasaray altyapisindan yetisme Ozgurcan Ozcan'i forvete yerlestirdim. O da zaten buyuk ihtimalle seneye super ligde top kosturacak. Asagida bu kadromu gorebilirsiniz. 


Bana kalirsa kurulacak boyle bir kadro, iyi 5-6 yedekle desteklenirse minimum UEFA kupasina katilir. Siz de dilerseniz yorumlarinizla bu kadroya alternatif kadrolar olusturabilir, oneriler getirebilirsiniz.

15 Mart 2015 Pazar

Ismail Kartal, Aziz Yildirim ve Kuskun Futbolcular


Genclerbirligi Fenerbahce maci sonrasi maci degerlendiren bir yazi kaleme alacaktim fakat bu maci degerlendirmek icin cok farkli konulara girmek gerektigini dusundum. O yuzden sadece bir mac analizinden ziyade guncel bir Fenerbahce analizi yapmayi uygun buldum.

Kisaca maca bakacak olursak Ismail Kartal'in Diego ile baslamasi bence dogru karardi fakat madem karsinda bu kadar diri bir takim var, hem de sampiyonlugun yolu rotasyondan ve 18 futbolcudan aldigin toplam verimden geciyor, Neden bu Sow israri? Ben Emenike'de israr edilmesini de dogru bulanlardanim. Cunku Sow'a nazaran cok daha hareketli ve cok daha istekli bir Emenike goruyorum sahada. Webo gibi %100 forvet olan bir oyuncu neden yedek oturur? Sow yerine Alper veya Webo ile baslamak hem yedek kulubesine zindelik katabilir hem de formsuz oyuncuya bir uyari olabilirdi.
Ote yandan mac kotu gidince degisiklik yapmak oldukca dogal olmasina karsin her kotu gidiste Diego'yu cikarmak da tam anlamiyla yildiz oyuncuyu gunah kecisi yapmaktir. Hem de iki mactir takimin iyilerinden biriyken cikmasi Diego'yu da demotive ediyordur suphesiz. 

Diego oyundan alinmasina hakli olarak tepki gosterdi

Son olarak elestirim Egemen'le baslanmasina. Ne bu mac sampiyonlar ligi finali ne de Egemen bir Messi. Bekir de Genclerbirligi karsisinda uc asagi bes yukari ayni isi yapabilecek kapasitede bir oyuncu. Egemen'i hem riske etmek hem de olasi bir zorlamada oyuncu degisikligi hakkinin birini kullanma ihtimaline ragmen ilk 11'de inatla Egemen'le baslamak ne kadar dogru?

Ismail Kartal futbolculuk doneminde takimin onemli bir parcasi olabilir, camiada cok sevilen biri olabilir. Fakat Aziz Yildirim Ersun Yanal krizini cozemeyip (Bazi iddialara gore krizi baslatan kisi de Aziz Yildirim) apar topar Ismail Kartal'i takimin basina getirdiginde yildiz oyunculari yonetmekte zorlanacagini muhtemelen dusunmedi. Veya zorlansa da kendi destegiyle bunu asabileceklerini dusundu. Fakat bu sistem dogal olarak hicbir takimda basariya ulasabilmis bir sistem degil.

Su anda Diego, Alper, Meireles, Webo ve hatta belki de Bekir hocalarinin onlara haksiz olarak duydugu guven eksikliginin neticesinde pek de mutlu olmasalar gerek. Yedek kulubesi mutsuz ve demotive bir durumdayken as takimin da performansini yukseltmesini beklemek oldukca hayalci bir yaklasim. 

Sonuc olarak haftaya Fenerbahce bir final macina daha cikacak. Maci kazanirsa finali kazanmis olmayacak ama galibiyeti disinda her skorda finali kaybedecek. Sonuc ne olursa olsun bu durum da takimi mental olarak yoracaktir suphesiz. Aziz Yildirim'in da devreye girerek oyuncularin tekrar toparlanmasi icin mudahale sart gozukuyor. Besiktas macinda alinacak olasi bir galibiyetten sonra da rotasyon yapilarak sampiyonluk arzusunun tum takima yuksek dozajda sirayet etmesi saglanmali. Aksi takdirde hala sampiyonluk yolundaki favorim  olan Fenerbahce bu yarisa en erken havlu atan takim olur.

Galatasaray - Istanbul Basaksehirspor Mac Sonu Degerlendirmesi


Mactan once derbi sonrasi disli rakiplerle yapilan maclarin hep zor oldugunu, Galatasaray'in puan kaybedecegini dusunuyordum. Hele ki Burak, Hakan Balta ve Semih'in yoklugunda sari kirmizililarin galibiyeti benim icin buyuk surpriz olurdu. Mac sonucuna bakarsak tahminimde hakli olabilirim fakat bence tam anlamiyla cuvallamisim :)

Galatasaray bekledigimin aksine oldukca diri ve motive basladi karsilasmaya. Sari kirmizililari en cok elestirdigim konu olan kanat organizasyonlari; Sabri, Olcan ve Yasin ile nerdeyse kusursuz isledi. Ozellikle Sabri cok iyi ortalar kesti, yaptigi bindirmelerle Basaksehir'in sol kanadini adeta felc etti. Gol alisilageldik dakikalarda bulunamamasina ragmen sari kirmizili oyuncular sakin ve istikrarli hucumlarini surdurduler. Gol de ilk yarinin sonlarina dogru bu ataklarin meyvesi olarak Sabri'nin ortasina Selcuk Inan'in enfes sutu ile geldi.

Selcuk Inan sezonun en guzel gollerinden birini kaydetti.

Ikinci yarida Sabri'nin sakatlanip oyundan cikmasi ve Bruma'nin etkisiz oyunu neticesinde Galatasaray sag kanattan hucum gelistirmekte oldukca zorlandi. Iki haftadir isabetli bir tek sutu olmayan Sneijder'in de vasat futbolu yuku sol kanada bindirdi. Nitekim gol de sol kanattan Yasin'le gelisen atakta Umut'un topu bos kaleye yuvarlamasi neticesinde geldi. Bu dakikadan sonra ben dahil bircok kisi icin macin sonu gelmisti. Cunku Basaksehir'in gol atabilecegine dair bir emare gozukmuyordu.

Hamza Hoca dahil butun spor programlarinda tartisilan Dzemaili-Yasin degisikligine ilaveten gormeye alistigimiz 60. dakika sonrasi Galatasaray yorgunlugunun da etkisiyle Basaksehir biraz kipirdandi. Abdullah Avci'nin degisiklikleri sonrasi skoru esitlemeyi basardilar. Hatta son dakikada Hamt-Muslera harika bir is cikarmasa hem yenilip hem de Muslera'yi kaybedebilirlerdi. 

Bir paragrafta cok tartisilan degisiklige deginmek istiyorum. Hamza Hoca'yi daha onceki yazilarimda da belirttigim uzere cok begeniyorum ve seviyorum. Mac sonu hata yaptim demesi de duygusal yapisinin bir sonucu. Buyuk takim hocasi hata yaptim demez vs. seklinde elestiriler bence anlamsiz. Icinden geliyorsa soyler, o samimiyeti yakaldigi muddetce bence elestirilecek hicbir sey yok. Fakat bence Hamza Hoca'nin kendisine yonelik elestirisi yanlis. Ligin son haftalarinda bircok oyuncuya ihtiyac duyulacak. Basaksehir de bu kadar kotuyken, Dzemaili degisikligi ile oyuncuyu kazanmayi dusunmek bana cok da yanlis gelmiyor. Belki Yasin yerine Bruma olabilirdi ama bu bence macin icinde cok da major bir fark yaratmazdi. Galatasaray'in temel sorunu takimin son yarim saatte oyundan cok kolay dusmesi ve Turkiye Ligi icin bile oldukca vasat savunma hatti. Sampiyonluk yolunda daha fazla yara almamak adina Hamza Hoca'nin bu soruna cozum bulmasi gerek. Yoksa Yasin cikti Dzemaili girdi beraberlik geldi elestirileri bence aranan bahaneye cevap olur ancak.

Hamza Hamzaoglu hem yaptigi degisiklik icin hem de bu degisiklikten dolayi ozur diledigi icin elestirildi

Sonuc olarak Galatasaray evinde oynadigi hem de 2-0 one gectigi karsilasmada hem puan hem de yine moral kaybetti. Belki bu macta 2-0 geriye dusup 2-2yi bulan taraf Galatasaray olsaydi moraller bu kadar dusuk olmazdi. Artik Galatasaray'in isi daha da zor. Fikstur avantaji, puan avantaji ve en onemlisi motivasyon avantaji ellerinden gitmis durumda. Fakat tabi ki buyuk camialar icin bu dususlerden sicramak diger takimlara nazaran oldukca kolay. Onumuzdeki hafta Fenerbahce - Besiktas macinin da olmasi nedeniyle Kasimpasaspor karsilasmasi sari kirmizililar icin hayata donus haftasi olabilir. 

14 Mart 2015 Cumartesi

Efsaneler - Nicolas Anelka


Arsenal, Real Madrid, Manchester City, Chelsea, Liverpool, PSG. Avrupa devlerinin hep radarindaydi ve hep buyuk transferlerin adamiydi Nicolas Anelka. Onun icin bugune kadar odenen bonservis bedeli toplam 130 milyon Euro gibi inanilmaz bir rakam. Bu super starin bir ara yolu ulkemize de dustu ve Fenerbahce formasiyla izledik unlu Fransiz futbolcuyu. Ustune ustluk Fenerbahce onun tekrar yildiz olarak dirilmesinde en onemli basamak oldu desek sanirim abartmis olmayiz. Milli takima tekrar donusu de Fenerbahce formasini terletirken gerceklesmistir. Hem de hak ettigi saygiyi gormemesine ve sampiyonluk macinda Daum tarafindan taktik geregi yedek oturtulmasina ragmen. Kim bilir  Fenerbahce'nin basinda ondan faydalanabilecek bir teknik direktor olsaydi daha neler izleyecektik.

Arsenal yillarinda Anelka

Bircok yildiz geldi gecti Turkiye'ye ama belki de izlemeye doyamadiklarimiz listesinin bas kosesindeydi Nicolas Anelka. Tam 36 sene once bugun dunyaya gelen Fransiz futbolcu daha 18 yasinda Arsenal'in yolunu tutmus, dunyaya yeni yildiz geldi yorumlarinin oznesi olmustu.

Daha sonra Real Madrid'e transferi pek de istedigi etkiyi yaratmadi yildiz futbolcu icin. Basinla ve takimla yasadigi problemler onu sirasiyla PSG ve Liverpool'a surukledi. Buralardaki maceralari da istedigi gibi gitmese de Manchester City'de ozlenen Anelka'nin sinyallerini tekrar yollamisti futbolseverlere. 2005 yilinda Fransiz futbolcu herkesi sasirtarak devre arasinda Fenerbahce'ye geldiginde yorumculari daha gelir gelmez ikiye boldu. Kimi Nicolas Anelka'nin essiz yetenekleri ile basarili olacagini soyluyor, kimi ise disiplinsiz ve ice kapanik davranislarini on plana koyuyordu. Gecirdigi sureye bakacak olursak Fenerbahce'de disiplinsizlikten daha cok takimla uyusamama sorunu yasadi gibi gozukuyor. Ayrica Daum da Anelka'yi tabiri caizse pohpohlamaya yanasmadi pek. Fenerbahce macerasinda Koray'i gecerek Besiktas aglarina yolladigi gol hala herkesin gozu onunde. Galatasaray'a cok zor bir acidan ilginc vurusuyla attigi gol ise fizik kurallarini zorlar nitelikte.

Nicolas Anelka'nin Denizlispor ile oynanan sampiyonluk macinda yedek oturmasi hala tartisilmaktadir


Anelka'nin Muslumanligi secmesi Turkiye'ye transferinde onemli bir faktor oldu

Fenerbahce'den Ingiltere'ye, Bolton'a geri donen Anelka oradan da alisik ve ait oldugu 1. sinif takimlara geri donusunu Chelsea ile gerceklestirdi. Evet Anelka henuz bitmemisti, bitmek bir yana Premier Lig'de gol krali bile olmustu. Fakat sorunlu imajini desteklercesine Chelsea'de top kostururken 2010 Dunya Kupasi'nda milli takim hocasi Domenech'e kufur ettigi iddiasiyla Fransa Milli Takimi'ndan 18 mac sureyle uzaklastirilmistir. Zaten 2000'li yillarin basinda Fransa Milli Takim hocasi Santini ile de tartismis mimli bir oyuncu olmasi bu agir cezayi getirdi belki de. Tabi donemin cumhurbaskani Chirac'in Madrid'de ogle yemegi teklifini reddetmesi de milli takim defterinin sik sik kapanmasinda etken olmus olabilir.

Sistemin adami olmadi hicbir zaman Anelka, bununla da kalmayip hep sisteme karsi bir durus sergiledi. Belki Turkiye'deki bircok oyuncu gibi siyasilerle, bir takim guc odaklariyla iliskisi bulunsaydi suan hala populerdi. Yine de bu tavri ona bambaska bir kitlede hayranlar kazandirdi. Henuz 20 yasinda transfer oldugu Real Madrid'de oyun stilini degistiremeyecegini Real Madrid kulubunun ona gore taktik hazirlamasini soylerken belki de icinden gecenleri fazla disa vuruyordu. Kavgali oldugu Santini icin de cok agir ifadeler kullaniyordu Anelka. Santini eger onunde diz cokup af dilerse "belki" o zaman milli takimi dusunecegini belirtiyordu.

Anelka belki de varoslardan gelip zengin olan bircok siyahi sporcu gibi sisteme adapte olmayi tercih etmedi. Belki de olamadi, bilemiyorum. Fakat o asi tavri, kimseden cekinmeden kafasindakileri soyleyen yapisi, dik roportajlari onu paranin degistiremedigini gozler onune seriyor. Fransa'da Ferrari ile gezdigi icin kendisine iyi gozle bakilmadigini, bir siyahi gencin boyle yerlere gelmesinin yadirgandigini soylerken de aslinda bircok kisinin dusunup de soyleyemediklerine tercuman oluyordu. Futbolun parali patronlarina sirin gorunmektense, onlarin icinde bulundugu grubu korkusuzca elestirebiliyordu. Anelka boyle bir kisilikle dunya futboluna buyuk iz birakti. Ozellikle son Chelsea macerasi onun sisteme son darbesiydi adeta.

Chelsea kariyerinden sonra Cin'in yolunu tutan Anelka daha sonra West Bromich ve Juventus maceralarinin ardindan su anda Hindistan'da Hint futbol tutkunlarina Anelka'yi canli izleme sansi sunuyor. Gecen sene Galatasaray'dan teklif aldigini fakat Fenerbahce'de oynadiktan sonra bu teklifi degerlendirmenin kendisi icin zor oldugunu aciklayan Anelka, bir kez daha Fenerbahcelilerin gonlunu kazandi. Gelecek ne gosterir bilinmez, kim bilir belki son kez geri doner ve bir surpriz yapar herkese.

Kaynakca:
http://www.aktifhaber.com/anelkanin-inanilmaz-hayati-53877h.htm

Bir Degisik Adam - Sota Arveladze


Futbolu cok sevmeme ve tutkulu bir taraftar olmama karsin futbolda kazanmaktan ote seyleri bize gosteren kisileri hep cok sevmisimdir. Sota sanirim bunu ulkemizde temsil eden en iyi ornektir. Trabzonspor'da futbol oynadigi yillardan beri esprili ve hazir cevap kisiligini hep on planda tutmustur. Onun agzindan salyalar sacilircasina bagirip cagirma degil, espriyle inceden gonderilen elestiriler goruruz hep. Iste onlardan birkaci:


Lig Tv muhabiri: Top sizde kaliyor surekli ayaga oynuyorsunuz oyun prensibiniz mi bu?
Sota:1.5 sene oldu yeni mi fark ettin?

Faul pozisyonu sonrasi hakeme yonelik;
Sota: Hoca kaldir o bayragi yaa, bu da mi Fener maci?

Bursa maci sonrasi;
LigTv Muhabiri: Yenilgiye neye bagliyorsunuz?
Sota: Bursa'ya.

Glasgow Rangers'ta hocasi Louis Van Gaal ile mac oncesi konusmasi;
Van Gaal: Seni 60 dakika oynatacagim, yasin da ilerledi bir sonraki maca yorgun cikmani istemiyorum.
Sota: Niye 60 dakika? Cok sacma, niye 65 degil de 60. Bari 61 olsun da Trabzon olsun :)


Sota'nin basin toplantilari oldukca keyifli geciyor.

Buna benzer daha bircok dialog bulabilirsiniz. Boylesine bir adami yazmaya ise bugunku centilmence hareketinden sonra karar verdim. Uzun zamandir koltugu sallaniyordu Sota'nin. Kasimpasaspor harcanan yuksek paralara ragmen bu sezon iyi gitmiyor, elestiriler Sota'ya yonlendiriliyordu.

Boyle bir durumdayken bile Torku Konyaspor karsilasmasinda attiklari golun centilmence olmadigini dusunerek takimina savunma yapmayarak gol yemeleri yonunde direktif vermistir. Hasan Kabze de Torku Konyaspor adina topu sadece surerek kaleye ulasmis ve golu atmistir. Mac sonunda 2-1 maglup olan Sota, bu yenilginin ardindan istifa etmistir. Sota Arveladze zor durumdayken bile hakki olmayana itiraz etmis, efendiliginden, centilmenliginden odun vermemistir. Bu hareketi belki onu Kasimpasaspor'daki koltugundan etti fakat Sota'nin gonullerdeki yerini iyice saglamlastirdi. Umarim yillar boyu ligimizde kalarak herkese ornek davranislarini gormeye devam ederiz.

13 Mart 2015 Cuma

Analiz - Galatasaray



Sezon basinda pek de umut vermeyen Galatasaray Hamza Hamzaoglu ile harika bir cikis yakalamis gozukuyor. Hamzaoglu bence bu ulkede basariyi hak eden kisiliklerden bir tanesi. Futbolda bagirip cagirmadan, centilmence de yarisilabilecegini bizlere gostermesi onu benim gozumde ayri bir yere koyuyor.
Hamza Hamzaoglu goreve geldiginden bu yana harika bir performans sergiliyor.


Hamza Hoca'nin kisiligini bi yana koyup takimina gelirsek, ozellikle Fenerbahce macina kadar Galatasaray son derece baskili oyun kurabilen ama ayni zamanda savunmada da  aciklar verebilen bir takim huviyetinde gozukyordu. Fenerbahce macinda ise Semih'in sakatligi ve Hakan Balta'nin oyundan zoraki cikisina ragmen dengeli bir gorunum sergilediler.

Sari kirmizililar aslinda Fenerbahce macina alisildik goruntusunden pek de farkli baslamadi. Hizli bir giris yaparak ilk 15-20 dakika gol aradilar. Aslinda 2 de net pozisyon buldular fakat bunlari gol yapamayinca klasik olarak oyundan dustuler. Fenerbahce ise tecrubesiyle bu dususun 65 dakika boyunca surmesini saglayarak maci tek yari sahaya yigdi.

 tr.matchstudy.com'da yer alan analiz rakamlarina bakacak olursak;
-Galatasaray ilk 30 dakika 14 gol atarken sadece 6 gol yemis. 
-Son 10 dakika ise 11 gol atmasina karsin 9 da gol yemis.

Galatasaray istatistiklerine uyarak erken gol bulabilirdi ve yine rakamlara uyarak en cok gol yedigi bolumde geriye dustu. Fiziksel olarak dusen Galatasaray'in dezavantaji yedek kulubesinin cok da zengin olmamasi aslinda. Umut'la baslanmayan maclarda kulubede koz olsa da bu kez oyunun basinda yipratici bir sekilde gelmekte zorlaniliyor. Aslinda Cenk Tosun transferini Galatasaray yapmis olsaydi suan belki de puan farki daha da fazlaydi. Orta sahada ise Melo'nun da yokluguyla orda top kullanabilen sert oyuncu eksikligi iyice hissediliyor. Hamit Melo'nun cok cok uzaginda performans gosteriyor.

Galatasaray'in bir diger dezavantaji ise kanat akini yapacak oyuncusunun olmamasi. Sag ve sol kanatlar hep oranin oyunculari olmayan futbolcular tarafindan dolduruluyor.Olcan disinda tam kanat adami diyebilecegim biri yok sari kirmizililarda. Bunu da zaten yine istatistiklerden gorebiliyoruz.
Atilan gollerin %61.7'si cepheden geliyor. Sneijder ve Selcuk gerek kendileri gerekse Burak'a attiklari toplarla skor yukunu sirtlamis durumdalar. 

Ozellikle Avrupa'da tek hucum varyasyonuyla bir yerlere gelmek oldukca guc. Galatasaray'in mutlak ve mutlak surette kanatlara oyuncu transferi yapmasi sart. 

Sonuc olarak Galatasaray'in sampiyonluk sansina gelecek olursak;

Benim dusuncem Cim Bom'un yarisi 5-6 hafta daha bir fiil kovalayacagi seklinde. Fakat fiziksel yetersizlik ve kadro derinliginin kisitli olmasi, ozellikle macin baslarinda gol bulamadigi karsilasmalarda Galatasaray'i oldukca zorlar gibi gozukmekte. Fikstur avantajinin da Fenerbahce'de olmasi sari kirmizililarin islerini oldukca zorlastirmakta. Bakalim uc takimin icinde oldugu bu yaristan kim galip cikacak.

Kaynakca:
http://tr.matchstudy.com/TSL2014-15/TSLteam.aspx?id=Galatasaray&page=04

Besiktas-Club Brugge Mac Sonu Degerlendirmesi


Oncelikle sondan baslayacak olursak Besiktas'in avantajli bir skorla dondugunu dusunuyorum. Yine de turun gecilecegine olan inancim pek fazla yok. Bunun sebebi ise Besiktas'in genc ve tecrubesiz kadrosunun iki kulvarda yarismaktan dolayi bocalayacagini dusunmemden kaynaklanmaktadir. Sezon icerisinde kendi evinde mac yapamayan Besiktas bundan psikoljik olarak oldukca yipranmis olsa gerek. Bazi sorunlar birikir birikir ve kritik noktalarda patlak verir. Ben hem fiziksel hem zihinsel yorgunlugun iki kulvarda giden Besiktas'i olumsuz etkileyecegini dusunuyorum. Ligde 3. olacagi Avrupa'da ise yoluna devam edemeyecegi kanaatindeyim.

Bu elestirilere ragmen yigidin hakkini yigide teslim etmeliyiz.

Yine de bana gore sezonun en basarili takimi Besiktas'tir. Diger buyuklere nazaran mutevazi kadrosuna ve koskoca sezonu birakin kendi evinde oynamayi icerideki maclarini istedigi statta oynayamayan bir takim dusunun ve bu takim son haftalara kadar sampiyonluk yarisi icinde olsun. (ki belki sampiyon olup yaniltacak beni) Bu da yetmezmis gibi Liverpool gibi bir Avrupa devini eleyip yoluna devam etsin. Bunlari alt alta koydugumuzda Besiktas'a sadece sapka cikartmak duser bize.

Besiktas taraftarinin cok sey bekledigi Demba Ba yine etkisizdi.

Maca gelecek olursak Sosa ve Atiba'siz Besiktas'in ne yapacagi cok merak edilse de orta sahada dengeli baslamayi bildi kara kartallar. Tolgay ve Oguzhan ilk yarida hucumda beklenen katkiyi veremedi. Savunmda zaten pek fazla gozukmeyen bu ikili sadece idare edebildi. Olcay ise son haftalarda kayiplari oynuyor. Tipki sezona firtina gibi baslayan Demba Ba gibi. Yine de ilk yarida en azindan oyunu yavaslatip tam bir klasik Avrupa maci seklinde oynamayi bildi siyah beyazli ekip.

2. yarinin hemen basinda muhtemelen seneye ligimizde gorme firsatimizin olmayacagi Gokhan Tore harika bir golle inanilmaz bir avantajin kapisini araladi. Besiktas sadece sag kanattan gelirken rakibi de Besiktas'in sagindan gelebiliyordu ancak. Burada sanki Opare gibi daha atletik bir oyuncuyu sag beke cekip Serdar veya Motta solda denense daha iyi mi olurdu diye dusunmeden edemiyor insan. Sagdan golu bulan Besiktas once sag kanadindan Serdar Kurtulus'un agir kalmasi sonucu izin verdigi sutun sansla karisik gol olmasiyla beraberlige; daha sonra da Serdar'in gereksiz penaltisiyla 2-1'e razi oldu.

2. macta neler yapilmali peki?

Oncelikle Besiktas'in bu hafta biraz rotasyon yapmasi sart gozukuyor. Kagit ustundeki kaliteli isimler yesil saha uzerinde ayni paralelde katki veremiyorlar. 2-1 avantajli skor; o yuzden hemen hucum edip acele gol bulma derdinde olmamak gerekir. Brugge teknik kapasitesi kisitli bir ekip, eger ki onlari uyutursak Istanbul'da gol bulmamamiz imkansiz bence. Orta sahayi saglam tutup ileride dinlenmis ayaklarla gol aramaliyiz. Sag kanat kadar sol kanadi da kullanabilirsek hucumda zenginlik yaratabilir, Demba Ba'yi da daha efektif kullanabiliriz. Sol acikta Olcay yerine Kerim Frei olabilir mi diye dusunuyorum veya cift forvet Pektemek ile. Bilic de belki de son dakikalarda 2. macin provasini da yapmistir.

Toparlayacak olursak tur icin avantaj Besiktas'ta, kagit uzerinde turu gecmek zor gozukmuyor. Duran toplarda zaaf gozuktu, bu maca dikkatli hazirlanmaliyiz. Sag kanadi da orta sahada Veli'yi iceriye yakin sekilde oynatarak kapatabilrsek Brugge'un cok fazla gol bulma secenegi kalmayacagi dusuncesindeyim. Tek sorun mental olarak Besiktasli futbolcular bunu kaldirabilecek mi onu hep beraber rovansta gorecegiz. Umarim Besiktas icin yolun sonu kupa olur.

12 Mart 2015 Perşembe

Analiz - Fenerbahce


Fenerbahce gecen sezonun oturmus kadrosu uzerine bu sezon sadece Diego'yu katarak sistemini cok fazla degistirmedi. Hucumda taktik Emre ve Diego ile topu dolastirarak iki bekin hucum varyasyonu yapmasi ve kanat akinlariyla gol bulmak uzerine kurulmus sekildedir. Aslinda Kuyt ve Sow da kanat adami olmaktan cok arkadan gelen gercek kanat oyuncularina yer acan ve onlarin ortalarinda iceriye girerek gol arayan konumdalar. Bunun yani sira Diego Emre hatta bazen Topal da uzaktan sutlarla hucumda zenginlikler yaratmaktadir. Fenerbahce'nin hucumdaki sisteminin avantajlarina ve dezavantajlarina bakacak olursak;

Avantajlar:
-Hucumda iki bekin de katilimiyla kalabalik hucum yapilabilmektedir.
-Uzaktan topa iyi vuran 3 oyuncunun varligi ile hem kanat adamlarina pozisyon yaratma hem de bu sutlar ile gol bulabilme ihtimali yaratilmaktadir.
-Sag acik ve sol aciktaki oyuncular forvet gecmisleri sayesinde siradan bir kanat oyuncusuna gore daha kolay gol bulabilmektedir.

Dezavantajlar:
-Iki bekin de hucuma cikisi kontra ataklarda sorunlar yaratabilmektedir.
-Kuyt ve Sow gol yollarinda bazen cok beceriksiz olabilmektedir.
-Kuyt ve Sow'un adam eksiltme yeteneklerinin cok sinirli olmasi nedeni ile butun kanat akinlari beklere yuklenmekte bu da savunulmayi kolaylastirmaktadir.
-Alves ve Egemen cok hizli stoper olmadiklarindan Gokhan ve Caner'in geriye donuslerine ihtiyac duyulmakta; bu da bu iki oyuncuyu cok yormaktadir.

Hucumda Fenerbahce



Savunmada Fenerbahce


Savunma dizilisine bakacak olursak; Sow ve Kuyt geriye yardima gelmekte, Emenike ileride yalniz kalmaktadir. Bekler yerinde, Emre ile Diego ise topa ilk basan oyuncular konumundadir. Buradaki avantajlara ve dezavantajlar su sekilde gorulmektedir.

Avantajlar;
-Uzun toplarin ilk hedefi olan Emenike hizli, guclu ve sprinter bir oyuncudur. Ayni sekilde soldan gelisecek ataklarda Moussa Sow da Emenike kadar olmasa da genis alanda oldukca etkilidir.
-Savunmada topa ilk basan Emre ile Diego yumusak kalmamaktadir.
-Topal savunmada oldukca etkilidir. Ayrica kaptigi toplarda uzun top atma becerisine de sahiptir.
-Alves ile Egemen oturmus duzende pozisyon bilgisi yuksek oyunculardir.
-Bekler hucumlari kadar savunmada da etkilidir.

Dezavantajlar;
-Her ne kadar yardima geliyor olsalar da Sow da Kuyt da savunma becerileri sinirli oyuncular oldugundan oturu kanatlarda zaaflar meydana gelebilmektedir.
-Uzun toplarda Emenike onune atilan toplarda etkili olsa da topu kontrol edip asist yapma veya kafa ile indirme konusunda zayif oldugundan hizli hucum cesitliligi sinirlanmaktadir.


Sonuc olarak bu kadro cercevesinde onerilebilecek birkac sey bulunmaktadir:

-Emre ve Digeo ceza sahasi icerisine daha fazla girebilir. Iki oyuncunun da bilekleri oldukca duzgundur. Kuyt ve Sow onlarin yerini kapatirken, Diego ve  Emre ile gol aramak Fenerbahce'ye yeni bir taktiksel zenginlik kazandiracaktir.
-Oyun sikistiginda Topal'in geride kalmasi sartiyla Egemen hava toplarina hakimiyeti ile gol yollarinda etkili olabilir.
-Kuyt yerine Alper gibi savunma ozelligine ek olarak hucumda adam da gecebilen oyuncular yerlestirilirse Fenerbahce'nin gol bulma sansi artar.
-Savunmanin gobegine Alves yerine daha dengeli ve hizli biri yerlestirilebilir.
-Ileri ucta Webo Emenike karisimi bir golcu Fenerbahce'de minimum 25 gol atar.

Bu degerlendirmeler isiginda bakacak olursak Fenerbahce'nin kadrosu lig icin yeterli gozukmektedir. Ozellikle tecrubeli ayaklarinin coklugu Fenerbahce'yi bu sezon sampiyon yapacaktir diye dusunuyorum. Fakat seneye hedef Avrupa ise yukarida belirtildigi gibi en az birkac takviyeye ve taktiksel varyasyona ihtiyac duyulmaktadir.

Efsaneler-Batigol


Arjantin'in belki de gelmis gecmis en iyi forveti olan Batigol lakapli Gabriel Batistuta 1969 yilinin Subat ayinda Reconquista sehrinde dunyaya gelmistir. Newell's Old Boys'ta baslayan kariyerine sirasiyla River Plate, Boca Juniors, Fiorentina, Roma, Inter ve Al Arabi'de devam etmistir.

Profesyonel oldugu ilk sezonunda isler iyi gitmeyince kiralandigi Deportivo Italiano of Buenos Aires'teki performansi sira disi bir oyuncunun gelisini mujdeler gibiydi. Sezon sonunda transfer oldugu River Plate'te 7 macta 5 gol atma basarisi gosteren Batigol, hocasi Daniel Passarella ile olan sorunlari neticesinde kariyerine Boca Juniors'ta devam etme karari aldi. 29 macta attigi 23 gol artik onu flaslarin onune iyice yerlestirmisti. Artik Batistuta icin Avrupa vaktiydi. Ilk durak olarak Firoentina'yi secti Arjantinli oyuncu. Toplamda 168 gol attigi Fiorentina formasiyla 1994-1995 yilinda gol kralligini da CV'sine eklemisti Batigol.

Yine de eksik bir seyler vardi bu mukemmel kariyerde. Italya'da sampiyonlugu kazanma arzusu Arjantinli'yi 2000 yilinda yeni arayislara yoneltti. Bir sonraki durak Roma oldu. 1983 yilindan sonra ilk kez 2000-20001 sezonunda Batistuta'nin 20 golluk katkisiyla sampiyoluga ulasti sari kirmizili ekip. Daha sonra 2003 yilinda Inter'e kiralandiktan sonra Al Arabi'de gecen 2 sezonun ardindan efsane yesil sahalara veda etmistir.



Milli takim kariyeri de en az kulup kariyeri kadar parlak Batigol'un. 1991 yilinda ilk kez sirtina gecirdigi milli forma ile 78 macta 56 gol atma basarisi gosterdi yildiz forvet. Ayrica iki ayri dunya kupasi finalinde de hat trick yapma basarisi gosteren tek futbolcu olarak da tarihe ismini altin harflerle kazimistir.

Jose Mourinho-Efsane Buraya Kadar mi?



Mourinho Porto'da elde ettigi iki buyuk kupayla elde ettigi krediyi Chelsea'ye yillar sonra yasattigi sampiyonluk ve Inter'de elde ettigi sampiyonlar ligi kupasiyla daha da ileriye tasidi. Fakat her ne kadar sampiyon da olsa Real Madrid gunlerinden bu yana Mourinho artik tartisilabilir biri oldu. Chelsea'deki ilk doneminde milyonlarca dolara kurulan takima ragmen sampiyonlar liginde final dahi goremedigi, Real Madrid'de vasat futboldan oteye gecemedigi konusulurken, Mourinho onderliginde ligde doludizgin giden Chelsea sampiyonlar liginde yine elendi. Hem de 1. sinif takimlarin arasina henuz adini yazdiramamis PSG'ye! Mourinho iddia edildigi gibi korkak futbol oynatiyor mu, bence hayir. Fakat savunmaya diger hocalardan cok daha fazla onem verdigi asikar. Ve bence bu efsanevi teknik adam icin artik eskisi gibi degil yorumlari yapmak cok sacma. En elestirildigi donemlerde bile kupalar kazanmayi bilen bir taktik dehasi Mourinho. Onda bu hirs varken zaten bu efsane de kolay kolay bitmez, tabii o sonlandirmadikca.

Kim Sampiyon Olur?



Galatasaray puan avantaji ve kolay gol bulmasiyla, Besiktas dinamizmi ve yakaladigi havayla, Fenerbahce ise tecrubesi ve oturmus kadrosuyla yarisa ortak durumda. En geride olan takim Fenerbahce olsa da son haftalarda ben en cok tecrubenin fark yaratacagini dusunuyorum. Ayrica Galatasaray galibiyetiyle Fenerbahce`de moraller ve guven yeniden ust duzeye cikmis durumda. Tahminim Avrupa ve lig olarak ikiye ayrilmis olan Besiktas ilk kopan takim olur. Galatasaray ve Fenerbahce ise bir sure daha basa bas giderler. Son 5-6 hafta kala Fenerbahce zirvede biraz rahatlar ve bir daha da zirveyi birakmayarak mutlu sona ulasir.

Fenerbahce - Galatasaray

Yine Galatasaraylilar tarafindan bu kez olacak nidalariyla baslayan mac sonrasi klasiklesen sonuc geldi. Hos bu kez belki de 2-2 ve 4-1 biten karsilasmalarla beraber Galatasaray'in galibiyete en yakin oldugu karsilasmaydi ama yine olmadi. Ozellikle ilk 15-20 dakikada gol bulamayan Galatasaray oyundan oldukca dustu ve 65 dakika Fenerbahce tek kale oynadi. Macin hakki beraberlik gibi gozukse de Kuyt'in yetenekle yapamadigini tecrubeyle yaptigi vurus sonrasi Fenerbahce elde ettigi ustunlugu geri vermedi. Kuyt'a ufak bir parantez acacak olursak, adam gecemez, son vuruslari vasattir, hatta bu macta sac bas yolduracak goller kacirsa da; yaptigi vurusta Muslera'nin beklemedigi koseyi sezmesi ve duzgunce topu yollamasi sanirim tecrube ve futbol zekasiyla aciklanabilir. Zaten bunlar da olmasa Hollanda milli takimi ve Liverpool'da yillarca oynayamazdi muhtemelen. Sonucta yine Fenerbahce kazandi ve sampiyonluk yarisi tekrardan basladi. Iyi olan kazansin.